Uluslararası Şiir ve Edebiyat Günleri, Türk edebiyatının değerli yazarlarından Sadık Yalsızuçanlar’ın katılımıyla gerçekleştirilen söyleşiyle devam etti. NFK Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlik, şehrin edebiyat atmosferine yeni bir soluk kattı.
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 5. Uluslararası Şiir ve Edebiyat Günleri, edebiyat tutkunlarına unutulmaz anlar yaşatmaya devam ediyor. Etkinlikler, sekizinci gününde de yoğun bir ilgiyle sürdü. Program kapsamında,
Türk edebiyatının önemli isimlerinden Sadık Yalsızuçanlar’ın katılımıyla “Berdücesi Buluşmaları – Cam ve Elmas” temalı özel bir söyleşi gerçekleştirildi. Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlik, şehrin edebiyat atmosferine yeni bir soluk kattı. Söyleşinin moderatörlüğünü Berdücesi Dergisi Editörü Bilge Doğan üstlendi. Yalsızuçanlar, “Cam ve Elmas” metaforları üzerinden insan ruhunun kırılganlığı ile içsel derinliklerini ele aldı. Hayat, edebiyat ve insanlık üzerine yaptığı derinlikli yorumlarla katılımcılara adeta bir düşünce ziyafeti sundu. Edebiyatseverlerin büyük bir dikkat ve ilgiyle takip ettiği programda Sadık Yalsızuçanlar, hem eserlerinden örnekler sundu hem de edebi üretim sürecine dair önemli deneyimlerini paylaştı. Söyleşi sonunda ise katılımcılar, Yalsızuçanlar’a sorular yönelterek sohbet havasında etkinliğe katkıda bulundu.
“Her Metin Yazan ve Okuyan İçin Bir Yolculuktur”
Programda konuşan Sadık Yalsızuçanlar, “Ruh cam gibi narin, elmas gibi dayanıklıdır. Cam, şeffaflığı ve kırılganlığıyla insan kalbinin en hassas yanlarını temsil ederken; elmas, zamanın ve baskının içinden doğmuş, sarsılmaz bir iradenin ve saf güzelliğin simgesidir.
Edebiyat da tıpkı hayatın kendisi gibi, bir yanda en ufak bir darbede çatlayacak kadar hassas, diğer yanda hiçbir zaman kırılmayacak kadar güçlüdür. Kelimeler, bazen bir cam parçası gibi elimizi keser; canımızı yakar, bizi kendimizle yüzleştirir. Bazen de bir elmas gibi, karanlığımızın içinde ansızın parlayarak yolumuzu aydınlatır, iç dünyamıza sonsuz bir derinlik katar. İşte bu yüzden her metin, her hikâye, bir kırılganlık ve dayanıklılık yolculuğudur; hem yazan için hem de okuyan için” ifadelerini kullandı.
