enflasyonemeklilikötvdöviztümkiadmuhammet eliaçık
DOLAR
32,3487
EURO
35,0455
ALTIN
2.324,29
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

AFET Mİ? FELAKET Mİ?

O gece kar yağışı başlamıştı ve herkes yatağında huzur içinde uyuyordu. Ama uykusundan uyunan bir fay hattı vardı. Önce sallanmaya başladık ve sonra uğultular. Depremin bir sesi olduğunu hep söylenirdi ama bu şehirde yaşayan insanlar ilk defa duyuyordu bu sesi.

Pazarcık merkezli sallantıda şehir merkezindeki çok sayıda bina yıkıldı. Enkazların altından gelen “buradayız, bizi duyan var mı” sesleriydi.

Tüm halk duydu o sesleri. Ama başka duyan olmadı. Şehirde ki afet kurumları ve görevli belediyelerin çalışanları da depremzedeydi!

Kim kime nasıl yardım edecekti. Gün ağarsın diye bekledik. Her şey düzelecek ve o seslerin sahipleri o enkazlardan kurtarılacaktı. 100 yıl önce kendini kurtaran şehir olarak tarihe geçen bu halk yine canla başla enkaz altında ve üstünde kendisini kurtarmaya çabaladı. Kurtarılanlar oldu. Sesi artık duyulmayanlar oldu. Gün öyle bir kargaşayla geçti ki kim kime ne kadar yardım etti cevapsız bir soru işareti olarak kaldı.

İç işleri bakanı sabah saatlerinde şehre geldi. Ama kurtarma çalışmaları için henüz gelen yoktu. Sanırım helikopterler ve özel uçaklar sadece şahıslar için vardı bu ülkede. Olası bir afet veya ulaşım sıkıntısında araçları ve ekipleri hızlıca o bölgeye götürecek uçak sıkıntımız vardı ki ne gelen oldu ne gelebilen. Biz bize kaldık günlerce. a

Cumhurbaşkanımız ilk açıklamasında “Asrın Felaketi” dedi. Felaketin kötülük olduğunu bile bile dedi bunu. Kim bize kötülük yapıp bu felaketi yaşatmıştı? Bu kısmın cevabını verecek kimse yok var mı?

Bu bir afetti!

Önlemlerimizi alamayan, bizi günlerce yalnız bırakanların bize hak gördüğü ise felaketti. 11 şehre yetişmek zordu ama hangi şehre yetişip hangisini sonraya bıraktılar o kısımda da net bir şey söylenemeyecek. Çünkü tüm illerde durum aynıydı. Herkes yalnızdı. Sahipsiz hissettik kendimizi.

Hava soğuk, her yer enkaz ve insanlar nereye gideceğini bilemeden günlerce dolanıp durdular. Gidecek evleri yoktu, sığınacak arabası olmayanlar vardı. Ateş yakıp ısınmaya çalıştılar. Herkes battaniyesini, duasını, bulduğu ekmeğini paylaştı.

Ateş başında ellerimizi ısıtırken içimize işleyen soğuğu kimse unutmayacak.

Bu ülkede her şey ahbap, çavuş ilişkisiyle başlar ve sonuçlanır. Kahramanmaraş içinde durum farklı değil! Şehrin son 30 yılında aynı kişilerin yönetiminde yaşayan halk bu afetin içerisine göz göre atıldı. Yaşanacağını bilmeyen yoktu ama yaşanmadan önce ne önlem alabiliriz diyende yoktu.

-Günlerce, haftalarca bir bez çadıra muhtaç oldu binlerce insan.

-Bir şişe suya muhtaç kaldı.

-Bir çorbayı nerede buluruz diye herkes birbirine sordu.

-Şehri yönetenlerin televizyonlarda “konu hakkında bilgim yok” demesini duydu bu halk.

-Benim markam diye sahip çıktıkları sözüm ona şehrin önde gelen markalarını hiçbir yerde göremedi bu halk.

-Şehrini terk etmek zorunda kaldı binlerce insan.

Burası Kahramanmaraş. Şimdilerde güneş yok. Var ama gören yok. Tozdan başka bir şey yok. Nefesiniz, yemeğiniz, göz alabildiğine toz her şey. Ne zaman netleşir. Bu insanlara ne zaman bir açıklama yapılır bilen yok. Kime ne sorsak bilmiyoruz, belli değil vs gibi bir sürü gereksiz kelimeden ibaretiz. Ne bizi yönetenler bizi görüyor. Ne ülke gündeminde Kahramanmaraş adı geçiyor. Deprem üstü olmak dışında bir unvanımız yok şu sıralar. Ama hadi yine soralım biz!

-Ne olacak bu şehir?

-Nereye yaşan alanı kurulacak?

-Çarşı ne olacak?

-1-2 yıl sonra her şey düzelecek mi?

-Bu imarlara izin veren özellikle ilçe belediyelerinde birileri çıkıp hata bizde diyecek mi?

-Bir yönetici de onuruma dokunuyor bu yaptığımız, ben helallik istiyorum diyecek mi?

-Yoksa haşa Allah’ın afetine, felaket deyip, tüm sorumluluğu doğa kanunlarına mı atacağız?

-Yok mu bu sarayın veziri? Herkes mi soytarılık peşinde?

MEHMET KASAPKARA

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.