Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından basın açıklaması yaptı. Bakan Koca, bugünkü vaka bilgilerini aktarırken yoğun bakım doluluk oranında yaşanan düşüşün müjdesini de verdi. Bakan Koca ayrıca normalleşme ve yeni virüs dalgası konularında da önemli noktalara değindi.
TEDBİRLER ESNETİLİRSE ÇABAMIZ BOŞA ÇIKAR
Güven yoksa böylesine büyük bir salgının üstesinden gelinemez. Bu mücadelenin şeffaf bir şekilde yönetildiğini düşünenlere teşekkür ediyorum.
Bu güveni zedeleyecek sözlerin sahipleri bu tedbirleri tehlikeye atıyor. Sizlerden bu noktaya dikkat etmenizi istiyorum. Hastalığın bazı aşamaları ve ilgili tedavileri konusunda bilgiler vereceğim. Ölüm oranlarıyla ilgili bazı karşılaştırmalarda yapacağım.
Koronavirüsle mücadelede her gün daha iyiyiz daha ilerideyiz. Elimizdeki veriler salgının kontrolümüz altında olduğunu gösteriyor. Ancak bu tedbirleri esnetirseniz bu çabamız boşa dönebilir.
Tedbirleri uygularsak ölüm oranları düşüyor, yeni hasta sayımız azalıyor. Kesin olan budur. Hiçbir umut sizi rehavete sürüklememelidir. Mücadele azmi vermelidir.
SON 24 SAATİN BİLANÇOSU
Şimdi son 24 saatin sonuçlarını arz etmek istiyorum. Bugün 37 bin 535 yeni testin sonucunu aldık. 3083 yeni hasta keşfedildi. Toplam vaka sayımız 98 bin 674’e ulaştı. Son 24 saat içinde 117 hastamızı kaybettik. Allah’tan rahmet diliyoruz. Yoğun bakımdaki hasta sayımız bugün 1814, 985’nin solunumu yapay yollarla sağlanıyor. Hastalığı yenen 1559 vatandaşımızla birlikte iyileşen hasta sayımız 16 bin 470’e ulaştı.
YOĞUN BAKIM DOLULUK ORANI PANDEMİ ÖNCESİNDEN BİLE DÜŞÜK
Salgın başlar başlamaz tedavileri daha sonra yapılması mümkün olan hastalarımızın tedavilerini o dönem ertelemiştik. Bu sayede hastanelerimizde ciddi rahatlık sağlayarak pandemiye hazırlık yapmıştık. Biz bu dönemde yatak doluluk oranlarımızı yüzde 70’lerden yüzde 30’lara çektik.
Yüzde 80’lere yakın seyreden yoğun bakım yatak doluluk oranlarımızı da şu an yüzde 60’lara indirmiş durumdayız. Pandemiye rağmen gerek servis, gerek yoğun bakım odalarımız pandemiden önceden bile dolu değildir.
Avrupa ülkelerinin, Amerika’nın karşılaştığı dramatik sahneleri yaşamamışsak sebebi açıktır. Türkiye’de hiçbir sonuç arka planı bilen için sürpriz değildir. Dünyanın pekçok ülkelerinde hastaların stadyumlarda, avm’lerde tedavi edilmeye çalışıldığını gördük.
Bu dönemde yatak sayımız OECED ortalamasının neredeyse yarısına yakın olmasına rağmen halen yüzde 30 dolulukla hizmeti sürdürüyoruz. Avrupa’daki yoğun bakım yatak doluluğu ile Türkiye’yi karşılaştırmak ilginç bir sonuç ortaya koymaktadır. Ülkemiz çok iyi durumda; yani Türkiye’de her üç yataktan, servis yatağından bahsediyorum, sadece bir tanesi dolu, iki tanesi boştur. Biz huzur evlerinde olan hastalarımızı pozitif olan dışında temaslı olan vatandaşımızı da hastane ortamına alarak tedavi ediyoruz.
EN DÜŞÜK ÖLÜM ORANINA SAHİP ÜLKELERDEN BİRİYİZ
Türkiye’nin yüzde 2-3 ile en düşük ölüm oranına sahip olan ülkelerden biri olduğunu görüyoruz. Bu bizim hastalığı belirtiler ilerllemeden kontrol altına aldığımızı kanıtlamaktadır. Bizim Çin’e benzer bir seyir izlediğimiz görülmektedir. Ölüm oranlarının stabilleştiğini bir tabloyu çok net görüyoruz. İlk 1-2 hafta içinde bizde de yükselişi görüyorsunuz, tedaviyi devreye soktuğumuzda ölüm oranlarının nasıl azaldığını gösteren bir tablo var önümüzde.
Almanya baştan düşük seyrederken giderek son dönemlerde dünya ortalamasına paralel nasıl seyrettiğini görmüş oluyorsunuz. İtalya’da ise dünya ortalamasını yükselten dramatik bir artışa sahip. Sağlık altyapısı çöktüğü ve yaşlı nüfusu yüksek olduğu için dünya ortalamasını yükselttiğini görüyoruz. İspanya da dünya ortalamasını yükselten ölüm oranına sahip.
ABD dünya ortalamasının aniden üstüne çıkıp, sonra ortalamanın altına düştü ve tekrar yeniden bir yükseliş içinde olduğunu görmüş oluyoruz.
Burada özellikle ölüm oranlarını ve Türkiye’deki ölüm oranlarının haftalar içinde nasıl bir seyir içinde olduğunu görmüş olduk. Gündeme çok getirilen yoğun bakımlardaki vefat oranlarımızdan bahsetmek istiyorum.
Erken teşhis ve tedavideki başarımız sayesinde her geçen gün vefat oranlarının düştüğünü görüyorsunuz. Yoğun bakımdaki hasta sayımızda son günlerde düşüş olmaktadır. Bu derecede hazırlıklı olmasaydık çok ciddi vefat oranları olurdu. Bugünkü tablomuz Avrupa ve ABD’dekinden pek farklı olmazdı.
YÜZDE 8’İ 60 YAŞ ALTI VE HASTALIĞI OLMAYANLAR
Halen dünyada entübe edilen vakaların yüzde 50 oranında kaybedildiğini özellikle söylemek istiyorum. Bu salgında kimse ‘bana bir şey olmaz’ deme gücüne sahip değildir. Hayatını kaybedenlerin yüzde 8’i 60 yaşından küçük ve başka hastalığı bulunmayan kişilerdir. Koronavirüs bu sağlıklı bünyeleri de yenmiştir. Dolayısıyla tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.
NORMALLEŞME TEDBİRLERİ SIKI UYGULAMAMIZA BAĞLIDIR
Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi kademeli bir şekilde normalleşmemiz kurallara uyarak hareket etmemiz sayesinde olacaktır. Hareketlilik haritalarımıza dayanarak hazırladığımız simülasyona göre strateji belirliyoruz.
Kurallara uymamız ve bilinçli hareket etmemiz ölçüsünde normalleşme takvimi gecikmeyecektir. Bayram ve sonrasında kademeli olarak normalleşme sürecine geçebilmemiz ilan edilen tedbirleri sıkı uygulamamıza bağlıdır.
Her gün virüsü ve hastalığı daha iyi tanımalı, mücadelede bilinç kazanmalıyız. Hastalığın nasıl seyrettiğini, en ağır tabloları bile az çok öğrenmeliyiz. İzolasyondan, sosyal mesafe kuralından taviz vermemeliyiz. Sokağa çıkma yasağını harfiyen uygulamalıyız, bu yasak değil fırsattır. Salgının bu noktadan sonra özellikle nasıl seyredeceği tedbirlerimize sıkı sıkıya bağlı olmamızla mümkün olacaktır.
Cuma günü Ramazan başlıyor. Ramazan kendine has canlılığı ve sosyal yaşantıları beraberinde getirir. Bir karara uyma veya onu bozma sınavı olmasıdır. Şu günlerde tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey budur. Oruç tutanlar açısından Ramazan günlerinin önerdiğimiz tedbirlere çok daha sıkı bir şekilde önerilerimize uyacağını umuyorum. Kalabalık iftarları, sosyal iftarları, Ramazan sohbetlerini lütfen gelecek yıla erteleyelim. Bu rahmet ayı hastalıklarla sonuçlanmasın. Hepinize sağlık dolu günler ve hayırlı bir Ramazan diliyorum.
YENİ DALGA OLABİLİR Mİ?
Ramazan’ın kendine has hareketliliğini fırsata çevirerek bu dönemi özellikle kurallara uyma noktasında gayret içinde geçirelim diye söylüyoruz. Bu çerçevede olmaya devam ederse yeni bir dalgayı beklemiyoruz. Yeni dalga tedbirlere uymamızla doğru orantılı bir durum. Bazı illerimizin yer yer daha riskli olduğunu biliyoruz. Önümüzdeki dönemde bazı illerimizle ilgili farklı uygulamalar içinde olabiliriz. O illerdeki vaka sayısının dağılımı ile doğru orantılı yapacaklarımızı belirlemiş olabiliriz.
AŞI ÇALIŞMALARI
Türkiye’deki aşı çalışmaları şu an 6 merkezde devam ediyor. 3 merkezimizde virüsün izolasyonu sağlandı. Bu noktadaki gelişmeler oldukça da zaten bilgilendirmiş olacağız. Dünyadaki gelişmeler, bu anlamda insanlara uygulanma noktasında yol aldığını söyleyen İngiltere oldu. Bugün İngiltere Sağlık Bakanı ile görüştüm. Hem İngiltere’deki genel durumu, bilgi paylaşımı, tecrübeleri aktarma durumu, tedavideki yaklaşımımızı konuştuk. Özellikle bu dönemde birtakım koroyucu ekipmanla ilgili talepleri olmuştu. Biz zaten dün o konuyla ilgili izni vermiştik. O anlamda da Türkiye, İngiltere’ye ikinci kez yardım etme noktasında adım atmış oldu. Bundan sonraki süreçte de hem İngiltere’nin hem bizim bilim insanlarımızın karşılıklı bilgi alışverişi, tecrübe paylaşımı içinde yaklaşımları olacak. Aşı ile ilgili konuyu sorduğumuzda, yarın için uygulanacağını ama bu aşının hemen genel anlamda, her şey iyi giderse ne zaman kullanılacağını sorduğumuzda Eylül’den önce kullanımının sözkonusu olmadığını ifade ettiler.
MUTASYONLARIN VARLIĞI SÖZ KONUSU ANCAK ENDİŞE EDECEK BİR DURUM DEĞİL
Özellikle mutasyonla ilgili yapılan birçok çalışmalar var. Türkiye’de de benzer şekilde virüsün izole edildiğini söylemiştim. Farklı mutasyonların farklı bölgelerde olduğunu biliyoruz. Şu an bizim bildiğimiz bilgi bu mutasyonun virülansını ve bulaşıcılığını şu an çok etkilemediği şeklinde. Önümüzdeki günler bu konuda daha detaylı çalışmalar önümüze gelmiş olur sonuçları. Size açıklamış oluruz. Şu an endişe edilecek bir durum olmadığı, bu mutasyonların varlığı söz konusudur. Şu anda hastalığın kliniğini çok ciddi anlamda farklılaştırmadığını şimdiki bilgilerle söyleyebiliriz.